Pekiyi Anksiyete ( Kaygı ) bozukluğu ile yaşamak bir kader midir?

Bu durum değiştirilebilir mi?

Evet değiştirilebilir. Altı yılı aşkın bir süredir kaygı bozukluğu alanında psikodrama grupları yönetmekteyim. Psikodrama çalışmaları her biri bir buçuk saat süren on oturumdan oluşur. Psikodrama grup çalışmalarında gözlemlediğim ortaklaşılan konular içerisinde en önemlisi grup üyelerinin hayatlarına dair birçok olumlu olay yaşanıyor olmasına karşın kendi zihinlerinin ürettiği birkaç olumsuz düşünceye fazlaca takılı kaldıklarıdır. Yine de, bu az sayıdaki olumsuz düşünce duyguları belirler. Birey olumlu hayat olaylarını fark edemez hale gelir. Kişi bu içinde olduğu durumun dışına çıkamadıkça yaşamı felç olur. Korku ve endişe duygularından içten içe nefret etmeye başlar.

Oysa, bir miktar korku ve kaygı duyguları hayatta kalmak için gerekli duygulardır. Kaygıyı bir evin korunması için gereken alarm sitemi olarak görebiliriz. Birey kaygılanıyorsa hayatına dair bir tür ikaz mekanizması çalışıyordur. Asıl olan, bu ikazın ne için olduğunu fark edebilmektir. Kaygı azaltıcı psikodrama grupları ile birey ikaz alarmının kendisinde ne için çaldığını anlayarak önlem alabilir. Kaygıyı tetikleyen durumlar için uygun ve yeni bir davranışın geliştirebilir. Böylece, hayatını yeniden düzenleyebilir. Ayrıca, bireydeki olumlu parçalar ile çalışıldığı için psikodrama grupları kaygı bozuklukları hastalarında normal bir yaşama yakın bir hayat sürme fırsatı tanır. 

 

Kaygı Bozukluklarında Psikodrama Gruplarının Tedavideki Yeri ve Sonuçları

ü  Psikodrama grupları, katılımcılar farklı yaşlarda ( 17 ile 60 yaş aralığında) olsalar dahi birbirini anlama ve dayanışma içerisinde geçer. İyileşme, öncelikle, bir araya gelen kaygı hastalarının sadece tek başına olmadıklarını kavramaları ile başlar. Ortak bir dil halini almış olan hastalık bulgularını paylaşmak ve önyargılar olmadan anlaşılmak onları yakınlaştırır. Bu destekleyici ortam cesaretlerini artırır ve sahnede zorlandıkları durumu canlandırma istekleri artar.

ü  Kaygı Bozuklukları, günlük aktivitelere odaklanmamızı bozar. Hasta bireyler akıllarının içinde süren bitmeyen bir içsel konuşmadan bahsederler. Bu olumsuz içsesler ile meşguliyet anda olana bitene odaklanmayı engeller. Hayata katılımı azaltır.

ÖrneğinTakıntı Zorlantı hastalığı olan ve bulaşık yıkayan bir anne, içinde süren emin olamamaya dair iç konuşma ile meşgulken yanına gelen çocuğunun ne istediğini anlamadan ona kızabilir…

Ya da arkadaşları ile toplanıp bir restorana giden panik bozukluk hastası, onlar menüden yemek seçip sohbet içerisindeyken kendi içinde “Ne zaman atak gelecek acaba?” ile meşgul kalır ve eğlenceye katılamaz.

Psikodrama ile sahneden bu durumlar canlandırılır. Kişinin korktuğu durum güvenli bir ortamda ele alınır. Kaygılar böylece azalır. Bu tecrübe kişinin günlük yaşamına bir ön hazırlık sağlar. Psikodrama grupları ile bu içsel konuşmalar azalır.

Kaygıları olan hastalarım grup çalışmalarından sonra günlük hayatın içine dahil olduklarını ve hayattan yeniden zevk almaya başladıklarını ifade ediyorlar. 

ü  Psikodrama gruplarına katılan hastalarımdan sıkça duyduğum, atak gelsin diye uğraşsalar dahi atakların gelmediğidir. Bunu bana gülümseyerek anlatıyorlar.

ü  Üstelik, salt tıbbi tedavi gören hastalarımın iyileşme süresini psikodrama gruplarıma devam eden hastalarımın iyileşme süresi ile karşılaştırdığımda gruplara gelen hastalarımın daha hızlı iyileştiğini gördüm. Tıbbi tedaviye Psikodrama eklendiğinde iyileşme süreci hızlanır.

ü  Kaygı bozuklukları, bireyi hayatını kısıtlamaya zorlar. Her şey kaygı artırıcı gibi algılanır ve kaçınmalar başlar. Bu kaçınmalar yoğunlaştıkça birey hayattan elini eteğini çeker. Yetiler, beceriler kaybedilir. Psikodrama grupları ile bu kaybedilen beceriler yeniden kazanılır.

Örneğin, tek başına evden çıkamayan panik bozukluk hastam grup çalışmalarından sonra hastaneye tek başına gelebilmeye başladı. Evden tek başına çıkabilir hale geldi. 

Sosyal fobi hastası olan piyano hocası hastam gruplardan sonra resital verebilir hale geldi.

ü  İyileşme medikal tedavi ile sağlandıktan sonra ilaç kesme dönemine gelinir. Bu dönemde en çok dikkat edilen husus hastalığın yinelemesidir (Nüks). Psikodrama gruplarına katılım nüks yaşanmadan ilaç kesmeyi mümkün kılar. Nüks, kaygı bozukluğu yaşamış bireylerde hayattaki stres yaratan olaylar ile kolayca tetiklenir. Psikodrama gruplarında bu durumlar canlandırılarak ele alındığı için nüks azaltır. Nüks yaşansa bile şiddeti hafif, süresi kısadır. Çabucak toparlanılır.

   Kaygı azaltıcı psikodrama grupları hastalarımın içinde oldukları labirentten çıkış kaynağı olmuştur. Kendi kaderlerini değiştirme fırsatı sunmuştur.

Gelecek için kaygı duyup sıyrılmak isteyen 19-26 yaş aralığında olan ve “Hayatımdan ne bekliyorum? Hayatımdan ne istiyorum?” sorularına doğru bir cevap arayan herkese açıktır. Grup çalışması öncesinde bireysel görüşmeler ile çalışmaya uygunluk açısından değerlendirme yapılacaktır.

Geleceğe dair kaygı duygusundan sıyrılıp harekete geçmek isteyen 19-26 yaş aralığında olan herkese açık “Hayatımı İnşa Ediyorum” psikodrama grup çalışmalarımız başlıyor. Psikodramatist İnci hanım ile birlikte “Hayatımdan ne bekliyorum? Ne istiyorum?” sorularına cevap bulmanızda ve doğru adımlar ile hayatınıza geçirmenizde size destek olacak grup çalışması hazırladık. Hepinizi bekliyoruz.

Privacy Settings
We use cookies to enhance your experience while using our website. If you are using our Services via a browser you can restrict, block or remove cookies through your web browser settings. We also use content and scripts from third parties that may use tracking technologies. You can selectively provide your consent below to allow such third party embeds. For complete information about the cookies we use, data we collect and how we process them, please check our Privacy Policy
Youtube
Consent to display content from Youtube
Vimeo
Consent to display content from Vimeo
Google Maps
Consent to display content from Google